Ekibinizin kutu dışında düşünmelerini istediğiniz bir an düşünün fakat bunun nasıl yapılacağına dair beyin fırtınası yapmaktan başka bir aracınız yoksa...
Bu durumlarda birkaç kişinin fikrini paylaştığı diğerlerinin ise bu fikirlere katıldığı ya da katılmadığı bir ortam oluşur.
Liderlerin, ekiplerinin kreatif özgüven kazanmaları için kreatif düşünmenin önündeki engelleri fark etmeleri ve ekiplerinin engellerini kaldırarak onlara yardımcı olmaları çok önemlidir. Bu yazıda bunu nasıl sağlayacağınızla ilgili 3 egzersiz paylaşacağım.
KREATİF ÖZGÜVEN
"Kreatif" dediğimizde ilk olarak aklımıza tasarımcılar, sanatçılar, müzisyenler gelmektedir. Bu gayet doğaldır. Bunun altında yatan 3 mit vardır.
Kreatif düşünce sanatçılara, tasarımcılara ve müzisyenlere özgüdür.
Kreatif düşünce göz rengi gibi sabit bir özelliktir.
Kreatif düşünce toplantı odaları için değildir.
1. Google, Tesla ve Facebook gibi şirketler, çalışanlarının kreatif düşünme potansiyellerini ortaya çıkararak dünyayı değiştiriyorlar.
Bu şirketler sanatçılardan oluşmuyor. Kreatif düşünceyi kucaklayan ve önceliklendiren mühendislerden oluşuyor.
2. Kreatif düşünce kas gibidir. Herkesin üzerinde çalışarak zamanla güçlendirebileceği bir şey.
Bu güç, özgüvenin gelişimiyle kişinin dünyada değişiklik yapma yeteneğine olan inancı haline gelir. Kreatif düşüncede spor salonuna gitmek gibi pratik ve çaba gerektirir.
3. İş dünyasında kreatif düşünce inovasyon, tasarım ve problem çözme olarak kendini gösterir.
Design Thinking çalışmalarında Kreatif özgüven gelişimine çok önem veririz. Bireylere ilham veren, motive eden ve onları vizyon sahibi yapan; kuruluşları rekabetçi ve yenilikçi kılan ve toplumun ilerlemesini sağlayan şey de budur.
Kreatif düşüncenin önündeki engelleri aşılmasına yardımcı olacak 3 önemli ders vardır.
Ders: Başarısızlıklardan Öğren: Başarısızlığı öğrenme fırsatına çevirmek
Ders: İlham Bulun: Yakıtımız nasıl ve nereden alacağız?
Ders: Çözülme: Kafamızı kaldırıp yeniden nasıl başlayabiliriz?
1. Ders: Başarısızlıktan Öğren
Yaptığımız işte deneyim kazandıkça başarısız olma düşüncesi daha da artıyor. Yeni şeyler deneme cesareti yerine sonucundan emin olduğumuz çözümlere yöneliyoruz.
Eğitim sistemimizin de bunda ne yazık ki katkısı var. Eğitim sistemimiz mümkün olduğunca hatalardan kaçınmayı ve mümkünse hiç hata yapmamayı öğretti. Kaç yanlış yaptığımızda kaç doğrumuzun gideceğinden endişe ederek eğitim hayatımızı sürdürdük.
Yeni şeyler söyleme cesareti sergilememizde önümüzü açacak en basit ve en etkili yöntem: "Gerçekten Çok Kötü Fikir" egzersizidir. Bir toplantıda dahi kullanabilirsiniz. 3 ila 5 dakikanızı alır. Design Thinking çalışmalarında mutlak yer vermeye çalışırım.
Gerçekten Çok Kötü Fikir Egzersizi
Gülmek hepimize çok iyi geliyor. En gergin anlarda bile ekibin gülmesini sağlayabilirseniz, insanların gevşemesini ve kendilerini iyi hissetmelerini sağlayabilirsiniz.
Bu egzersizin amacı ekibin güvenli ve konfor alanın dışına çıkılmasını kolaylaştırmaktır.
Beyin fırtınası yapmak için bir araya gelin
Üzerinde çalıştığınız bir konu ya da tamamen yaz tatilini planlamak gibi alakasız bir konuda belirleyebilirsiniz
Bu konu üzerine herkesten kötü fikirlerini paylaşmasını isteyin. İlk başta sessizlik olur çünkü herkes mümkün olanı düşünecektir. Daha sonra kötü fikirlerin ekip arasında nasıl çığ gibi büyüdüğünü görecek ve kahkahaları duyacaksınız
En kötü fikri oylayın ve o fikri daha da kötü hale getirin.
Daha sonra ekibe bu ezgersizle kendilerini nasıl hissettiklerini sorun.
2. İlham Bulun:
Sorumluluklarımız ve rutinlerimiz arttıkça ilham almak için zaman ayırmak zor olabilir.
İşyerinde, ilham alma zamanı anlamsız veya dikkat dağıtıcı olarak görülebilir ancak ilham alma yakıtının yenilikçi çözümlere ilham veren şey olduğunu unutmayın.
Öyleyse nasıl yakıt alacağız?
Bağlamınızın Dışına Çıkın:
İlham almanın en iyi yollarından biri bağlamın dışına bakmaktır. Farklı bir yol izleyerek ve yeni sinirsel yolları aydınlatarak bilişsel kalıpları yıkmanıza yardımcı olur.
Örneğin, bir cerrahın tıbbı malzemeleri organize etmek ile ilgili bir fikre ihtiyaç duyduğunu düşünelim. Bunun için bir nalbur dükkanını ya da bir marangozhaneyi ziyaret edebilir.
Başka bir örnekle bu egzersizi şu şekilde kullanabilirsiniz:
Futbol stadyumunu seyircilerle doldurmak istediğinizi varsayalım
Benzer deneyimleri belirleyin. Bir mekanı doldurmaya çalışan başka hangi alanlar var. Uçak koltukları ya da bir garsonun dükkana müşteri çekmek için yaptıkları
Bu aktivite ekibinize ne hissettirdi üzerinde konuşun
Design Thinking çalışmalarında müşterinin gerçekten başarmak istediği görevi tanımlayıp bunun üzerine ilham arama çalışması yapılır. Önce müşterinizin ya da kullanıcının neyi başarmak istediğini keşfetmeniz önemlidir.
3. Çözülme
“Kreatif düşünme bir şeyleri birbirine bağlayabilmektir.” Steve Jobs
Design Thinking çalışmalarında ilk 2 egzersizi yaptıktan sonra çözülme aşamasına geliriz. Artık gevşeme aşamasındayız.
Burada merkeze, amaca veya hedefe her ne dersek sadece “öğrenmeyi” koymamız gerekli. Öğrenme zihniyeti bizim çok boyutlu deneyler yapmamıza olanak sağlar. Design Thinking ve Lean Startup yaklaşımlarının da amacının ürünü valide etmek olmadığını “öğrenmek” olduğunu hep vurgularız.
Çoğu zaman, zorlu konular hakkında konuşmaya başlamak ve aynı anda birden fazla sesi duymada zorluk yaşayabiliyoruz. Bu egzersizi yapmamız tek bir fikre tutunmadan uzaklaştırarak alternatif fikirleri de düşünmemizi sağlayacaktır.
Bir meydan okumaya yanıt olarak tuhaf ve kasıtlı olarak saçma fikirler üretme alıştırması yapılması amaçlanır.
Örneğin,
Yaşadığınız semtte bir tenis stadyumu kurulacağını söyleyin.
Ekibinizin 5 dakika boyunca birlikte fikir üretmelerini isteyin. Çalışmanın sonucunda ekibinizin aşağıdaki sorulara yanıtlar vermelerini isteyin.
Gerçekten en kötü fikriniz nedir?
Nereden ilham aldınız?
Çocuklar hangi fikirlerden hoşlanır? Peki yaşlılar?
En güzel fikir nedir?
Hangi fikir kovulmanıza neden olabilir?
10 milyon TL’ye ne mal olur?
1000 TL’ye ne yapabiliriz?
Bu egzersizin sonunda ekibinizin deneyimlerini ve kendilerini nasıl hissettiklerini paylaşmalarını isteyin.
Yeni şeyler söylemek, önermek ve denemek bazen endişe verici hatta korkutucu olabilir. Fakat korkutucu olmak zorunda değildir. Aslında komik ve eğlenceli de olabilir.
Ekibinizin kreatif potansiyellerini ortaya çıkarmalarına veya yeniden keşfetmelerine yardımcı olarak sürekli değişen bir pazarda şirketinizin ve ekibinizin rekabetçi kalmasını sağlayabilirsiniz.
Kaynaklar:
David Kelley & Tom Kelley, Yaratıcı Özgüven Kitabı
Comments